| |
-
Yaşayan en eski
kiliselerden
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Fatih İlçesi'nde,
Fener'de, Batı'da Firketeci Sokağı, Doğu ve Kuzey'de Tevkii Cafer Mektebi
Sokağı ile çevrilidir. Moğol Kilisesi veya Kanlı Kilise adıyla
da tanınır. Kilise, yüksek duvarlı, küçük bir avlunun Kuzeydoğusunda yer
alır. Avlu duvarı, yapıya Kuzeyde batı, güneyde dogu köşelerde bitişir.
Avlunun Güneybatısında Ayia Anna Ayazması bulunur.
Kilisenin, eski bir manastırın yerinde bulunduğu ve tarihinin 10. yüzyıla
kadar uzandığına ilişkin görüşler vardır. Burada bulunan mozaik ikonaların
Patrikhane Kilisesi'ndekilerle benzerligi nedeniyle, bu kilisenin de 11.
yüzyıl'da inşa edildiği ileri sürülür. 12. yüzyıla kadar Maria
Akropolitissa'ya ait olan kilisenin bulunduğu manastırın mülkiyeti, bu
dönemde VIII. Mihael'in (hd 1259-1282) kızı Maria Paleologina'ya
geçmiştir.
-
Yapının Mogol
Kilisesi olarak adlandırılmasına ilişkin öykü, Maria Paleologina'nın
Moğol Hanı Hulagu ile evlenmek için ülkesinden ayrılmasıyla başlar.
Hulagu'nun 1264'te ölümü üzerine oğlu Abaka Han ile evlenmeye hazırlanırken,
onun da 1282'de öldürülmesi nedeniyle İstanbul'a dönen Maria Paleologina,
mülk edindiği manastırın yerinde kiliseyi inşa ettirir. Müller-Wiener
, 1261 'de inşa edilen kilisenin, 1266'da büyütülerek, merkezde kubbe ve
dört yarım kubbe ile örtülü plan tipinin uygulandığını, 1281'de de
onarıldığını belirtir. R. Janin'e göre kilise, yeniden inşası
sırasında, Modeste tarafından resimlerle bezenmiştir.
-
A. M. Schneider,
kilisenin 13. yy'ın sonunda "Muchlion'luların" (Tegea) yaşadığı semtte, "despoina
ton Mogolion" adıyla inşa edildiğini, 1351'de "Moni tes Panagiotisses"
olarak adlandırıldığını açıklar. Basit planlı ve merkezi çevreleyen yarım
kubbelerin yonca yaprağı oluşturduğu yapıya, 14. asrın başlannda narteks de
dahil çeşitli eklemeler yapılmıştır. Kilisede narteksin üç kubbesinden
ikisinde mozaik izlerinin bulunduğu, doğu uçtaki tuğla işlemenin orijinal
olabileceği, batıda sonradan yapılan onarımlarda eski malzeme kullanıldığı,
çok sayıdaki nişin de Komnenos dönemi yapılarını çağrıştırdığı belirtilir.
-
1351 'de
Patrikhane'nin denetimine geçen kilise ve manastır, II. Mehmed (Fatih)
tarafından mimar Hristodulos'a verilmiştir. I. Selim (1512-1520) ve
III. Ahmed (1703-1730) dönemlerinde kilisenin Rumların kullanımından
alınması için başlatılan girişimler de II. Mehmed'in fermanı
nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Kilise, 1583'te Tryphon, 1604'te
Paterakis, 1669'da Thomas Smith listelerinde yer almıştır.
-
17 yüzyıla
gelindiğinde ise Moğol Kilisesi'ni camiye çevirmek için harekete geçilir. Bu
girişim Kantemiroğlu tarafından engellenmiştir. 1633, 1640 ve 1729'daki
yangınlarda harap olan ve onarımlar sonucu mimarisi farklılaşan kilise,
kitabesine göre 1731'de restore edilmiştir. Muhliotissa Kilisesi,
İstanbul'da fetihten önce inşa edilmiş ve günümüze kadar Rum Ortodoksların
ibadet mekanı olarak işlevini sürdürmüş tek Bizans yapısıdır.
-
Kilise orijinalinde
ortada kubbe ve dört yönde yanm kubbelerin örttüğü, ''tetraconchos''
plan tipine sahip iken, çeşitli dönemlerde yapılan degişiklik ve eklemelerle
farklılaştınlmıştır. Dışta kareye yakın düzgün olmayan dikdörtgen planlı ve
kırma çatı ile örtülü kilisenin kuzeydoğusunda bulunan, sekizgen kaide
üzerinde silindirik kasnaklı kubbenin örtüsü, basık konik çatıdır. Kuzeyinde
ve güneydoğusunda orijinal planına uygun olan yapı, batısında ve güneyinde
uzunlamasına büyütülmüştür.
Kilisenin güneybatı köşesinde baldaken tipi çan kulesi vardır. Çan kulesi
hizasında batıda yer alan kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı
narteks, payeler ve bunlan bağlayan yuvarlak kemerli arkad ile avluda
sınırlanır. İçte ve dışta tamamen sıvalı olan yapının güney cephesinde kaba
yonu taş ve tuğla kullanımı görülür. Pencere kemerlerinin tuğla ile örüldüğü
cephelerde yer yer devşirme malzeme vardır.
-
Kilisenin örtü
sisteminde, duvar payelerini bağlayan yuvarlak kemerlerin oluşturduğu
pandantiflerle geçilen yüksek kasnağın üzerinde kubbe bulunur. Yapının
kuzeybatı köşesinde, pandatiflerle geçilen küçük basık bir kubbe daha vardır.
Merkezi mekanın batısındaki bölümün örtüsü beşik tonozdur. Taşıyıcı
sırasının sınırladığı mekanları güneyde dört çapraz tonoz, galerinin
bulunduğu bölümü ise iki çapraz tonoz örtmektedir. Nartekste üç takviye
kemerinin böldügü, kuzey-güney doğrultusundaki beşik tonozun her bölümü,
ters yönde ve karşılıklı sivri tonoz başlangıçlan ile dilimlenmiştir.
-
Girişler dikdörtgen
açıklıklardır. Yapının güneyinde, altta ve üstte üçer pencereli iki sıra
vardır. Alttaki pencereler enlemesine dikdörtgen açıklıklardır. Kuzeydeki üç
pencereden doğudaki, içten örülerek kapatılmıştır.
Doğuda bulunan iki pencere ile batıda üç pencere üstte ve güneye yakındır.
Galerideki bir pencere, çatıya çıkış amacıyla kullanılmaktadır. Batıda alt
hizada; girişin güneyinde iki pencere; güneybatı köşedeki mekanın kuzeyinde
iki, batısında bir pencere yer alır. Kubbenin batısında bir, kasnakta ise
üçü örülmüş sekiz pencere bulunur. Yapıdaki pencereler dikdörtgendir.
Naosun doğusunda yer alan ahşap ikonostasis, güney yanındaki ahşap despot
koltuğu ve kuzeydoğudaki ahşap ambon oyma ve kabartma tekniğinde bitkisel
motiflerle bezelidir. Yoğun ahşap işçiliği ve tarihi önemi ile benzerleri
arasındadır. Ayırt edilen ikonostasisin alt sırasında bulunan ikonalar 1884
tarihli ve kabartma tekniği ile işlenmiş gümüş kaplama eserlerdir.
-
-
| |
|