| |
-
Karamanlılar,
atasözlerimize kadar yerleşmiş, fakat asıl nitelikleri hakkında çoğunlukla
pek az şey bilinen bir topluluktur. Türkçe konuşurlar, bu yüzden Türkofon
sayılırlar. Dinsel olarak ise Ortodoks Hıristiyan Rum olarak toplumsal
katmanlar arasında yer tutarlar. Anadolu'da yüzlerce yıldır var oldukları
bilinmektedir; komşularıyla çoğunlukla barış içinde yaşamışlardır. Tarih
kitaplarında ise, özellikle Selçuklu devrinden sonra, Beylikler ve Fetret
dönemlerinde kendilerinden yüzeysel bir şekilde bahsedilir.
-
Karamanlı deyimi dar
anlamıyla Karaman yöresinde yaşamış olanları kapsar. Bugün Karaman ilinin
bulunduğu bölge merkez olmak üzere, Niğde, Konya, Maraş çevresindeki
bozkırlara yerleşik oldukları bilinmektedir. Karamanlılar 1924'te Lozan
Antlaşması çerçevesinde gerçekleştirilen mübadele sonucu Yunanistan'a göç
etmişlerdir.
-
Karamanlıların
dilleri Osmanlıca, Antik Yunanca ve Rumcanın bir karışımıydı. Yazıda ise
Grek alfabesini kullanırlardı. Halen anılan bölgedeki tarihi mezar
taşlarında, Grekçe yazılmış, ama Türkçe okunan deyim ve dizelere rastlamak
mümkündür.
-
Karamanlılar
yaşadıkları çevrede bir kültür dili de yaratmış olan topluluklardandır. 15
ila 18. yüzyıllar arasında yazılan Karamanlıca elyazması eserler ve 1718'den
sonra basılan Karamanlıca kitapların neredeyse tümü, diğer dinsel
kültürlerde de raslandığı gibi, Ortodoks din kitaplarıdır. 19. yüzyılda
basılan ve sayısı beş yüzü aşan Karamanlıca kitapların arasında ise dini
eserlerin yanı sıra, tarih, roman ve hikaye kitapları da yer alır.
-
İstanbul'un
fethinden sonra şehrin insan gücünü artırmak amacıyla uygulanan zorunlu
iskan sonucu İstanbul'a getirilen Karamanlılar, öncelikle Yedikule'ye
yerleştirildiler. 1551 'de İstanbul'a gelen gezgin Nicolas de Nicolay,
Karamanlıların Yedikule yakınlarında büyük bir mahallede oturduklarını,
geçimlerini ticaret ve zanaatla sağladıklarını, özellikle kuyumculuk ve
işlemecilikte çok yetenekli olduklarını belirtir. Dükkanlarının Kapalıçarşı
yakınında olduğu anlaşılmaktadır. Nicolay'a göre Karamanlı kadınlar diğer
Rum kadınları gibi, hamama gitme ve kilise ziyareti dışında, sokağa nadiren
çıkarlar. Evlerinde nakış işlemekte ustadırlar. Bu işlemeleri Kapalıçarşı'da
ve pazarlarda satılır. Dar gelirli Karamanlı kadınlar geçimlerini sokaklarda
yumurta, piliç, peynir ve sebze satarak kazanırlar.
-
Karamanlılar, aynı
dinden oldukları için Rum-Ortodoks patriğine tabidirler. Eremya Çelebi
Kömürciyan da 17. yüzyılda Karamanlıların Yedikule'de suriçinde
oturduklarını belirtir. ''Bunlar Rum oldukları halde Rumca bilmezler ve
Türkçe konuşurlar'' diye yazar.
-
Süreç içinde
Karamanlılar Yedikule'den Fener, Cibali, Tahtakale, Kumkapı semtlerine ve
Rumların yaşadığı diğer mahallelere dağılıp yerleştiler. Karamanlıların
büyük çoğunluğu İstanbul'da ticaretle uğraşırlardı. Niğde'nin Kurdonos
Köyü'nden gelenler sabun tüccarı, Aravan'dan gelenler kuruyemişçi,
Uluağaç'tan gelenler kabzımal, Niğde'den gelenler zahireci ve peynirci,
Fertek'ten gelenler beratlı şarapçı idiler; Ürgüp'ün Sinasos Köyü'nden
gelenler havyar ve tuzlu balık ticareti, Kayserililer pastırma ve sucuk
ticaretiyle uğraşırlardı.
-
Dükkanları
Eminönü'nde ve Galata'daydı. İstanbul'daki Karamanlılar, Tanzimat'tan sonra
kurdukları yardımsever dernekler kanalıyla köylerinin kalkınması için kayda
değer çabalar harcamışlardır.
| |
|