| |
-
Olayları
-
6 - 7 Eylül 1955...
İstanbul'u utanca boyayan bu iki gün içinde olup bitenleri; olayları
başlatan İstanbul Ekspres gazetesini, "3 ölü, 30 yaralı, 73 kilise, 8
ayazma, 2 manastır, 1 fabrika, 3.584'ü Rumlara ait olmak üzere, 5.538 ev ve
dükkan" olarak zabıtlara geçen iki günün bilançosunu ve olaylara neden olan
başlıca kişilerin olaylardan sonra "önlenemez yükselişi"ni unutamadık...
hatırlıyoruz. Hayat dergisi, 6 - 7 Eylül olaylarının mahkemesine
sayfalarında en geniş yer veren dergilerden biri olmuş 1960 yılında...
Menderes'in, "Efkârı umumiye bu olaya hazırdı. Mürettibini aramak gerekmez"
dediği ilk duruşmadan izlenimleri Hayat dergisinden okuyoruz.
-
Şimdiye Kadar
Sanıkları Meçhul Kalan 6 - 7 Eylül Dâvası Başladı
-
Hayat dergisi, 28
Ekim 1960, Sayı: 44 İstanbul'u tarihte misli görülmemiş bir perişanlığa
düşüren ve milyonlarca lira değerinde millî servetin sokaklara saçılması,
binlerce dükkânın yağma edilmesi, 73 kilise, havra ve ayazmanın yıkılması
ile neticelenen 6 - 7 Eylül olayları 1864 gün sonra nihayet adalet huzuruna
getirildi. Yassıada muhakemelerinin en ilgi çekici davâlarından olan 6 - 7
Eylül duruşmalarının ilk gününde Yüksek Adalet Divanı kararnameyi 11 sanığa
okudu. 4000 kelimelik kararnamenin esası adı geçen olayların bir tertip
eseri olduğu noktasında toplanıyordu. Ama sanıklardan hiçbiri bunu kabul
etmedi ve bir kısmı bunun gizli bir kuvvet veya komünist tertibi olabileceği
fikrini savundu. Başkan ise o zaman kurulan muhakemenin komünistlerin ve
olayla ilgili gösterilen Kıbrıs Türk'tür Cemiyeti üyelerinin beraatine karar
vermiş olması gerçeğini ileri sürerek bu durum karşısında faillerin kim
olabileceğini sormuş, ama 11 sanıktan her biri de hiçbir şeyden haberdar
bulunmadıklarını iddia etmişlerdir.
-
Celâl Bayar:
6 - 7 Eylül
tertipçilerinden olarak kendisine isnat olunan suçu kabul etmedi ve bu "Bu
tahribatı gizli bir kuvvet yapmış olabilir" dedi.
-
Adnan Menderes:
23 defa "Reis beyefendi hazretleri" tâbirini kullanan Menderes: "Efkârı
umumiye bu olaya hazırdı. Mürettibini aramak gerekmez" dedi.
-
Zorlu:
O sıralarda Londra'da bulunduğu için 6 - 7 Eylül sanığı haline
getirilmesinin sebebini anlayamadığını söyledi.
-
Köprülü:
"Bendeniz esasen
alâkadar olmadığım, tesadüfen karıştığım bir meseleyi cevaplandırmağa
çalışacağım" dedi.
-
Gökay:
Sabık İstanbul Valisi, "Hadisenin içine kimler karışmıştır, muharrikleri
kimler olabilir bilemiyorum" dedi.
-
Eriş:
O zamanki İstanbul Emniyet Müdürü Alâattin Eriş sakin ve tok bir sesle o
gecenin panoramasını etraflıca çizdi.
-
Hadımlı:
"Kararname"ye "Fezleke" diyen sabık İzmir Valisi, iller kanunundaki
maddelerle kendini savunmağa çalıştı.
-
Balin:
Selânik bomba olayı ile ilgili sanıklardan Başkonsolos Balin adı geçen bomba
ile ilgisi olmadığını iddia etti.
-
Tekinalp:
Selânik Konsolos
muavini Tekinalp ise kurye çantası içinde Türkiye’den bomba taşıdığı
iddiasını reddetti...
-
Uçamer:
Konsolosluk kavası Hasan Uçamer, Yunan makamlarının baskısı altında
itirafname imzaladığını söyledi...
-
Engin:
Oktay Engin ise bütün baskılara rağmen Atatürk'ün evine atılan bomba ile
ilgili itirafname vermediğini söyledi.
-
Duruşmadan
Portreler
-
Duruşmalar sakin bir hava altında
başladı. Sanıklar salona girerlerken Celâl Bayarla Adnan Menderes, ilk
celseye çıktıklarından daha rahat bir halde idiler. Yerlerine oturur oturmaz
avukatlariyle işaretleşip sonra görüşmek istediklerini belirtiler.
Duruşmanın şöhretli yeni şahsiyetleri sabık İstanbul Valisi Gökay ile sabık
Dışişleri Vekili Fuat Köprülü idi. Gökay koltuğunda dosyası, göğsünü
şişirmiş, başı yukarda yürüyor, Fuat Köprülü ise umursamaz bir tavırla
etrafına bakınıyordu. Esasen düşük şeflerle dargındı. Öküz ölmeden evvel
ortaklık ayrılmıştı.
-
F. Rüştü Zorlu
Nihayet, milletler arası bir
toplantıda nutuk söyler bir eda ile, düşük Demokrat hükümetin seyriatı ve
sevaplariyle tarihe mal olacağını ifade etti.
-
Fuat Köprülü
Bir aralık dinlemekten pek
hoşlandığı bazı cümlelerin kararnamede geçtiğini fark ederek elini kulağına
götürdü.
Celâl Bayar Duruşmada Yüksek Soruşturma Kurulunun son tahkikat
açılmasına dair kararı okunurken sanıklardan bir kısmı dinliyor, Adnan
Menderes'le Celâl Bayar metinden kararnameyi takip ediyorlardı. Celâl Bayar
bir aralık kolunu yanındaki parmaklığa dayayıp yaslanınca Başkan o şekilde
oturmaması icabettiğini bir subay vasıtasiyle kendisine ihtar etti.
-
| |
|